Tarih: 26 Şubat 2022 Ukrayna, Bosna Hersek Olma Yolunda İlerliyor Rusya’nın Ukrayna'yı işgali hakkında açıklamalarda bulunan Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Fatih Fuat Tuncer, Ukrayna’nın Bosna-Hersek olma yolunda ilerlediğini ifade etti. Tuncer, krizin Balkanlara sıçramasının muhtemel olduğunu belirtti. Ukrayna’da yaşanan sürecin, Yugoslavya iç savaşında yaşanan süreç ile benzerlikler taşıdığına vurgu yapan Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Fatih Fuat Tuncer, “Ukrayna siyasi istikrarsızlık açısından Bosna-Hersek olma yolunda ilerliyor. Ukrayna’daki savaş Bosna-Hersek formülü (Dayton Barış Anlaşması) ile bitirilirse krizin Balkanlara sıçraması muhtemel” diye konuştu. SİYASİ İSTİKRARSIZLIK VURGUSU Tuncer yaptığı açıklamaya şöyle devam etti: “1992’de Bosnalı Hırvatlar ve Bosnalı Boşnaklar, düzenledikleri referandum ile Yugoslavya’dan ayrıldıklarını ilan etmişti. Ancak Belgrad, bu bağımsızlık ilanını tanımamış ve Srebrenitsa’da yaşanan soykırımı akıllara kazıyan olaylar başlamıştı. Sonraki süreçte Batı’nın tüm motivasyonu ise yeni Bosna-Hersek krizlerinin önüne geçmek olmuştu ki önce Bosna-Hersek’teki kriz donduruldu. Donduruldu diye değerlendiriyorum zira krizin bitmediğini Dayton Barış Antlaşması’nın getirisinin uzun soluklu bir ateşkesten çok da öteye gitmediğini belirtmek gerekiyor. Dayton ile Sırp mezalimi durmuş ancak Sırplara her türlü istikrarsızlığı arttırma hakkını tanıyan garip bir siyasi yapı ortaya çıkmıştı. Bu yapıya göre ülkede çoğunluk olan Boşnaklar, Hırvatlar ile bir federasyon içerisinde yer alırken; Bosnalı Sırplar, Bosna-Hersek içerisinde Sırp Cumhuriyeti adında ayrı bir federatif yapıya sahip olmuşlardı. Ancak anayasal olarak Hırvat, Boşnak ve Sırpların ortak yönetmek zorunda olduğu ve her bir grubun veto hakkına sahip ülkede siyasi istikrarsızlıklar bugüne kadar bitmiş değildir. Dayton sonrası oluşturulan “Yüksek Temsilci” makamının Bosna-Hersek’in kağıt üzerinde kalan egemenliğinin üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanması, Bosna-Hersek’teki istikrarsızlık ve huzursuzluğu arttırmaktadır. Özellikle son yıllarda Sırp Milliyetçi Dodik’in liderliğindeki Sırp Cumhuriyeti’nin Bosna-Hersek’ten ayrılacaklarını ilan etmesi ve hatta Sırbistan ile birleşebileceklerini söylemesi hem Bosna-Hersek’te hem de Balkanlarda büyük tedirginlik yaratmaktadır.” “ABD, AB VE NATO EN BÜYÜK SINAVINI VERİYOR” Soğuk Savaş’ın ardından Balkanlar ve Doğu Avrupa’da huzuru sağlamak için kendine yeni bir misyon ve vizyon yükleyen ABD, AB ve NATO’nun bugün en büyük sınavını verdiğini söyleyen Beykent Üniversitesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Fatih Fuat Tuncer, “Sovyetlerin dağılması ile ortaya çıkan Rusya Federasyonu ile bugünkü Putin Rusya’sı aynı güç ölçüsünde değil. Putin’in söylemlerinde de sık sık dile getirdiği “Rusya’nın sınırı yoktur” ve “Ukrayna, tarihi olarak Rus toprağıdır” gibi açıklamalar, eski Yugoslavya lideri Miloseviç’in 1989’da Kosova Savaşı’nın 600. yılı kutlamalarında yaptığı meydan konuşmasını hatırlatıyor. Miloseviç, o konuşmasında tarihi referanslarla Büyük Sırp Krallığına vurgu yapıyor ve “Sırpların hakkı olanı artık geri alacağını” ilan ediyordu. Bugün, Ukrayna konusundaki Putin’in Rus İmparatorluğu’na referans ile oluşturduğu söylemleri de bu açıdan Miloseviç’i hatırlatıyor. Ancak Putin, Miloseviç’ten çok daha güçlü, çünkü o dünya devi ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi Rusya’nın devlet başkanı. Bu da Ukrayna’da yaşanabilecekler konusunda daha da çok endişelenmemizi gerektiriyor” şeklinde konuştu. “BATI, CILIZ YAPTIRIM SÖYLEMLERİNDEN İLERİYE GİDEMİYOR” Yugoslavya Savaşı sırasındaki Sırp güçlerinin uyguladığı vahşetin bir benzerinin bugün Ukrayna topraklarında yaşandığını ifade eden Tuncer, “Rusya’nın tüm enformasyon propagandasına rağmen, televizyonlardan bombalanan sivilleri hatta kadın ve çocukları görüyoruz. Batı’nın ve sözde dünya büyüklerinin bu yaşananlar karşısında birkaç cılız yaptırım söyleminden öteye gidememesi ise ayrı bir tartışma konusu. Ukrayna’nın işgaline kadar uzanan bu süreçte acilen tarafların masada bu çatışmayı bitirmesi tüm dünyanın temel dileği. Ancak masada ne üzerine anlaşılacak? Putin, bağımsız bir ulus devletin tüm iç ve dış işlerine karışma hakkını anlaşma metnine mi işletecek yoksa Kırım’ın ilhakını mı? Donbass’ın tam bağımsızlığı mı yoksa Bosna-Hersek’teki Sırp Cumhuriyeti gibi özerk bir Rus Cumhuriyeti mi Ukrayna’ya eklemlenecek? Putin belki de bütün bu soruların cevaplarını sadece kendisi vermek istiyor olabilir. Bu sebeple de Ukrayna’da bir askeri darbe çağrısı yapması ve Kiev’i ele geçirmek istemesi Putin ve destekçileri açısından anlaşılabilir” dedi. “Ukrayna’daki savaş Bosna-Hersek formülü ile bitirilirse krizin Balkanlara sıçraması muhtemel” diyen Tuncer, “Böyle bir krizde de Rusya’nın BM nezdinde alacağı tutum 90’lardaki pasif tutum olmayacaktır. Onun için tüm bölgesel ve küresel aktörlerin iş birliğinde hareket ederek kınama söyleminden bir adım fazlasını atmaları zaruridir” ifadelerini kullandı.